4 Haziran 2008 Çarşamba

filistin katliami


Filistin ve Lübnan’da insanlık vahşeti Ortadoğu’dan elinizi çekin! ABD’nin desteğiyle İsrail Siyonizm’inin bölge halklarına karşı izlediği "topyekûn savaş" ve Filistin ve Lübnan’a yönelttiği fütursuzca saldırı, Ortadoğu’nun İran ve Suriye’yi de içine alacak bir bölgesel savaşın içine sürükleneceğinin işaretlerini veriyor. Ülkede ise, yine savaş "tamtamları" çalınıyor, yine savaş borazanları çalınıyor, yine aynı teraneler yineleniyor. Ortadoğu’da ABD’nin başı çektiği emperyalist saldırganlık, tam bir insanlık trajedisine dönüşmüş bulunuyor. ABD emperyalizmi bölgede hem kendi hegemonyasının, hem de stratejik müttefiki İsrail’in sözde güvenliği, gerçekte bölgesel güç merkezi olmasının önünde engel gördüğü İran ve Suriye’yi çökertme planlarını, G8 ülkelerini de arkasına alarak adım adım uygulamaya koyuyor. ABD’nin açık desteğiyle İsrail Siyonizm’inin bölge halklarına karşı izlediği "topyekûn savaş" ve Filistin ve Lübnan’a yönelttiği fütursuzca saldırı, Ortadoğu’nun İran ve Suriye’yi de içine alacak bir bölgesel savaşın içine sürükleneceğinin işaretlerini veriyor. Ülkede ise, yine savaş "tamtamları" çalınıyor, yine savaş borazanları çalınıyor, yine aynı teraneler yineleniyor. Genelkurmay "PKK ve terör" bahanesiyle, aylar öncesinden sınıra yığdığı 250 bin askerle "sınır ötesi operasyon"a hazırlanırken, hükümet, toplumsal muhalefeti ilan edilmemiş bir "sıkıyönetim" yasasıyla (TMY) susturmak istiyor. CHP, MHP, ANAP ve DYP’siyle bütün burjuva partileri koro halinde, askerin "Irak macerası"na atılmasına tam destek veriyor, hatta "Kuzey Irak seferi"ne çıkmak için zamanında gerekli siyasi iradeyi göstermediği gerekçesiyle hükümete ateş püskürüyor. Artık ülkede de, bölgede de savaş ve saldırganlığın tek bahanesi var: "Terör ve terör örgütleri". ABD El Kaide’yi, İsrail Hamas ve Hizbullah’ı, Türkiye PKK’yi ileri sürüyor. Irak’ta öngörmediği bir bataklığa saplanan ABD, "PKK kozu"nu kullanarak, Türk kamuoyunda oluşmuş ABD karşıtlığını nötralize etmek ve Türkiye’yi "Büyük Ortadoğu Projesi"nin bir "cephe ülkesi" haline getirmek istiyor. Türkiye ise, yayılmacı amaçları ve PKK’yi yok etme karşılığında, ülke ve bölge halklarını daha büyük bir felakete sürükleyecek ABD planlarının bir parçası olmaya hevesli görünüyor. Türk egemen güçlerinin, üslerin kullanımı dahil, ABD’yle yaptığı gizli pazarlıklarla bölge halkları üzerinde oynanmak istenen bu sinsi oyun, yalnızca Türk, Kürt ve Arap halklarını birbirine düşman etmekle kalmayacak, aynı zamanda anti PKK’cilikle milliyetçi duyguları okşanan Türk halkının ABD emperyalizminin saflarına sürüklenmesinin de yolunu açacaktır. Erdoğan sıkça "ülkede demokrasi"den, "bölgede barış"tan söz ediyor. Erdoğan sözlerinde samimi değildir. Erdoğan, askerin "Kuzey Irak’a müdahale" yolunu açan siyasi kararı vermekte bir beis görmemiştir. Ülkede iktidar ve muhalefetiyle savaş tamtamcılarının "politik sözcüsü" gibi davranan Erdoğan’nın bölgede "kalıcı ateşkes ve barış" için yürüttüğü siyasi diplomasinin, İsrail ve ABD nezdinde beş kuruşluk değeri yoktur. Nitekim Rice’nin Ortadoğu gezisinin ardından "kalıcı ateşkese"e karşı çıkması ve kendi planları doğrultusunda "Yeni bir Ortadoğu’dan söz etmesi bunu kanıtlıyor. Açık ki, İsrail siyonizmi ve Olmert hükümeti, bugün Filistin ve Lübnan’da bir insanlık trajedisi’ne dönüşen katliamlarının gücünü başta ABD’den ve Türkiye ile yaptığı ittifaktan, askeri ve siyasi anlaşmalardan alıyor. İçerde militarist kuşatmaya teslim olmuş, dışarda ABD’nin dümen suyuna girmiş Erdoğan ve hükümetinin ülke ve bölge halklarına barış ve demokrasi adına yapacağı bir şey yoktur. Erdoğan, Kürt halkının politik sözcüleriyle bir taraf olarak masaya oturmak ve demokratik çözüm yoluna girmeksizin, bölgede İsrail ile yaptığı askeri ve siyası anlaşmalara son vermeksizin, "kalıcı ateşkes ve barış" için attığı hiçbir diplomatik adımın inandırıcılığı da yoktur. Hatta Erdoğan, kürsülerden İsrail’e ne kadar öfkelenirse öfkelensin, tedrisatından çıkıp geldiği Erbakan eliyle imzalanan bu anlaşmalara son vermeksizin Filistin ve Lübnan’da yaşanan insanlık vahşetinin dolaylı ortağı olmaktan kendini kurtaramaz. Erdoğan, Kürtleri bir kardeş halk olarak addediyor, sorunlarını barışçıl yollardan çözmek istiyorsa Güney’e askeri operasyon yolunu açan siyasi kararını geri almalıdır. Ortadoğu’daki Arap halklarının samimi "Müslüman kardeşi"yse Ortadoğu’yu bir kan gölüne çeviren ABD’nin "Büyük Ortadoğu Projesi"nden çıkmalı, ABD-İsrail-Türkiye ittifakına derhal son vermelidir. Ülke ve bölge kritik bir kavşakta bulunuyor. Türkiye’de milliyetçi ve yayılmacı amaçlar uğruna izlenen savaş ve şiddet politikalarına son vermeksizin, Bölgede emperyalist amaçları uğruna Ortadoğu’yu kana bulayan başta ABD, emperyalist güçler bölgeden eline çekmeksizin barıştan, demokrasiden, özgürlükten söz etmenin olanağı yoktur. Türkiye’de emek, barış, demokrasi güçlerinin zaman yitirmeksizin "çatı partisi" biçiminde bir "demokrasi cephesi"nde güçlerini birleştirerek harekete geçmesi gerekiyor. Ortadoğu’da Türk, Kürt, Arap halklarının barış, demokrasi ve özgürlük güçleriyle bölgesel bir birleşik merkezin oluşturulması yakıcı bir görev olarak önümüzde duruyor. İsrail vahşetine son! Ankara’da İsrail’in Filistin ve Lübnan’da yaptığı katliam Emek örgütleri, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri tarafından protesto edildi. 26 Temmuz 2006 Çarşamba günü, saat 12.30 İsrail Büyükelçiliği’neyürüyüşle başlayan eylemde İsrail’in yaptığı katliam kınandı. Eyleme KESK,TMMOB, SDP, DTP, EMEP, ÖDP, HKP, ESP, İHD ve Kaldıraç katıldı.. Yürüyüş sırasında sık sık "Filistin Halkı Yalnız Değildir,Katil İsrail Filistin’den Defol Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Katil ABDİşbirlikçi AKP, Katil İsrail Lübnan’dan Defol" sloganları atıldı. Katılan kurumlar adına basın açıklamasını okuyan KESK GenelBaşkanı İsmail Hakkı Tombul, İsrail’in önce Filistin şimdi de Lübnan’dagerçekleştirdiği saldırganlığın, giderek vahşete dönüştüğünü, bugüne kadaryaratılan insanlık değerlerinin ayaklar altına alındığını ve bunun karşısındabaşta BM olmak üzere dünyadaki bütün güç odaklarının seyirci kaldığını,belirtti. İsrail eliyle sürdürülen bu işgal ve soykırımın giderek Ortadoğu’nuntamamını kapsayarak genişleyen bu çıplak vahşete" dönüştüğünü söyledi. AKP hükümetin bir an önce İsrail ile yaptığı ikili anlaşmalara ve ABD ile "Stratejik Vizyon" anlaşmalarına son vermesi, "BüyükOrtadoğu Projesi"nin taşeronluğuna soyunmaktan vazgeçmesi gerektiğini belirten Tombul, eyleme katılan emek örgütleri siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri, "bu insanlık suçuna karşı sesimizi yükseltmek, Filistin, Lübnan halklarıyla dayanışmayı güçlendirmek için buradayız" mesajını verdi.Okunan basın metninden sonra katılan kurumların temsilcileriile İsrail Büyükelçiliği’nin bahçesine bir de siyah çelenk bırakan grup alkışlarla eyleme son verdi. Filistin halkı yalnız değildir! İsrail'in Filistin ve Lübnan halkına yönelik saldırıları Taksim Meydanı’ndan Dolmabahçe Meydanı'na yapılan bir yürüyüşle protesto edildi. 17 Temmuz 2006 Pazartesi günü saat 20.30'da Beyoğlu Atatürk Kültür Merkezi önünden Dolmabahçe Meydanı'na yapılan meşaleli yürüyüş ve basın açıklaması Irak'ta İşgale Hayır Koordinasyonu, Alınteri, BDSP, Divriği Kültür Derneği, FHDD, Halkevleri, Kurtuluş Partisi, ÖDP, SEH, SDP ve TÖP tarafından örgütlendi. "Emperyalistler İşbirlikçiler 6. Filo'yu Unutmayın", "Her Yer Filistin, Hepimiz Filistinliyiz, Emperyalistler-Siyonistler Yenilecek, Direnen Halklar Kazanacak" yazılı ortak pankartların taşındığı eylemde "Her Yer Filistin Hepimiz Filistinliyiz", "Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi", "Filistin Siyonizme Mezar Olacak", "Yaşasın Devrimci Dayanışma", "Filistin Halkı Yalnız Değildir", "Lübnan Halkı Yalnız Değildir", "Emperyalizm Yenilecek Direnen Halklar Kazanacak", "Hepimiz Kürdüz, Iraklı, Filistinliyiz" sloganları atıldı. Yürüyüş sonrasında Dolmabahçe’de 6. Filo’nun denize döküldüğü yerde, bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Okunan basın açıklamasında; "6. Filo eylemlerinin gerçekleştirildiği bugünde, İsrail’in hamisi ABD’ye karşı bu topraklarda Anti-emperyalist bilincin hala çok güçlü olduğu vurgulandı." Ortadoğu’da Filistin halkına karşı uygulanan şiddetin benzerinin Kürt bölgelerinde gerçekleştirildiğinin de altı çizildi. Filistin ağlamasın! EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel: GOP’un, katliam, soygun ve insanlık suçudur. AKP iktidarının ikiyüzlüce Filistin’in yanındaymış gibi görünüp İsrail’in yanında yer alıyor. ABD ve İsrail’le yapılan bütün anlaşmalar iptal edilmeli, İncirlik Üssü kapatılmalı. Emek Partisi, İsrail’in Filistin ve Lübnan’a saldırısını protesto etmek amacıyla ‘ABD ve İsrail zulmüne son, Filistin ağlamasın’ adıyla bir miting düzenledi. Sabah saatlerinden itibaren Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde toplanan binlerce kişi, ellerinde "Haydut devlet İsrail, Filistin’i terk et", "Operasyonlar durdurulsun, Türkiye İsrail olmasın", "Denizlerin yolunda Filistin’in yanındayız" pankartları ve "Katil ABD işbirlikçi AKP", "Her yer Filistin hepimiz Filistinliyiz", "Kahrolsun İsrail Siyonizmi", "Hepimiz Kürdüz, Iraklı, Filistinliyiz" sloganları eşliğinde Kadıköy İskele Meydanı’na yürüdü. Mitinge, Emek Partisi, Demokratik Toplum Partisi, içinde Sosyalist Demokrasi Partisi’nin de yer aldığı Halkların Kardeşlik İnisiyatifi ve Özgür-Der katıldı. Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi İsrailli Michael Nicholeas yanlışlıkla bir süre göz altına alınırken yapılan girişimler sonucu mitinge katıldı. Şair Gülsüm Cengiz, Sanatçı Gülsen Tuncer ve Şair Mustafa Köz’ün şiirler okuduğu mitingin açılışının ardından konuşan EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, İsrail siyonizmi ile ABD emperyalizminin katliamlarını kınadı. Filistin’in, Irak’ın, Lübnan’ın, Afganistan’ın yanında olduklarını belirten Tüzel, İsrail devletinin haydut ve terörist devlet olduğunu belirtti. AKP’nin ABD’ye GOP’da destek olduğunu ifade eden Tüzel, GOP’un, katliam, soygun ve insanlık suçu olduğunu vurguladı. İsrail’in 1982’de Sabra ve Şatila da katliam yaptığının hafızalarda olduğunu ifade eden Tüzel, AKP iktidarının ikiyüzlüce davrandığını ve Filistin’in yanındaymış gibi görünüp İsrail’in yanında yer aldığını söyledi. Tüzel ABD ve İsrail’le yapılan bütün anlaşmaların iptal edilmesini, İncirlik Üssü’nün kapatılmasını istedi. AKP’nin Kürt sorununda çözüm yerine sınır ötesi operasyonu gündeme getirerek Türkiye’nin İsrail’e benzetilmeye çalışıldığını ifade eden Tüzel, çözümün Kürtlerin haklarının tanınması, taleplerinin karşılanması olduğunu dile getirdi. Miting müzik dinletileriyle sona erdi. İsrail vahşetine son…! İsrail’in Filistin ve Lübnan’da yaptığı katliam Ankara’da çeşitli emek örgütleri, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri tarafından protesto edildi. 26 Temmuz Çarşamba günü saat 12.30’da bir araya gelen kitle, daha sonra İsrail Büyükelçiliğine kadar bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüş sırasında sık sık "Filistin Halkı Yalnız Değildir", "Katil İsrail Filistin’den Defol", "Katil ABD İşbirlikçi AKP" sloganları atıldı. Yürüyüşün ardından KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, kurumlar adına ortak basın metnini okudu. İsrail’in önce Filistin şimdi de Lübnan’da gerçekleştirdiği saldırganlığın, giderek vahşete dönüştüğünü söyleyen Tombul, bu duruma başta BM olmak üzere dünyadaki bütün güç odaklarının seyirci kaldığını belirtti. Tombul, "İsrail eliyle sürdürülen bu işgal ve soykırım, giderek Ortadoğu’nun tamamını kapsayarak genişleyen bu çıplak vahşet, BOP projesinin bir parçası olarak desteklenmektedir. AKP Hükümeti bir an önce İsrail ile yaptığı ikili anlaşmalara ve ABD ile Stratejik vizyon anlaşmalarına son vermeli, Büyük Ortadoğu Projesi’nin taşeronluğuna soyunmaktan vazgeçmelidir." diye konuştu. Açıklamanın ardından katılan kurumların temsilcileri İsrail Büyükelçiliğinin bahçesine siyah çelenk bıraktı. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı eylem daha sonra alkışlarla sona erdi.

Hiç yorum yok: