4 Haziran 2008 Çarşamba

şekilcilik üzerine


En sinir olduğum konudur " şekilci tribüncüler.. " Şekil şemal olayı girer devreye.. Takım kötüyken 1 maça gelmez , takım iyiyken O'ndan iyi tribüncü olmaz. Yerli yersiz mevzuya girmeyi bırak orda bulunmamıştır bile , ertesi gün arkadaşına anlatır " nasıl koyduk , nasıl siktik.. " Hayatında deplasmana sayılı gitmiştir , sorsan her maç orda sanki. Deplasman otobüsüne 1 kere girer , diğer maçlara özel araba şirket otobüsüyle gider ; ' otobüslerdeki kültürü ' anlatır.. Kibrit tutuşturmayı bilmez , meşaleyi içeri sokmaya çalışır. Sezon öncesi çalışmalarda bulunmamıştır , tribününe laf atılınca " bu tribün bizim ! " şekli koyar. Mevsimlik taraftardır onlar.. İyi gün dostudurlar. Kendi duruşlarına verdiği zarardan çok , içinde bulunduğu tribünü lekelerler. Halbuki bilinmesi gereken , üstünde bulunan çatıdan dolayı oraya " KAPALI " denilmemesi.. İçinde bulunduğu grubun kalabalıktan öte Tribündeki rol ; tribüncü olmaktan geçmesi..Tribüncü olma yolunda çapınca hareket etmesi.. ' Biletimi alıyımda bu hafta götü kurtarıyım' dan ziyade , 'biletsiz arkadaşım kaldı mıki? ' düşüncesidir..Arkandakini dışarda bırakıp rahat edememektir. 10 saatlik deplasman yolunda , tanı tanıma yanındaki arkadaşına " al kardeşim " diyip azığını üleşebilmektir. Deplasmana otobüs kalktığını duyunca , ertesi sabaha kadar uyuyamamaktır. Çakmağı , bozuk parayı , emaneti göte başa sokup kaptırmamaktır polise.. Leş gibi alkol kokan ağızlarla , omuz omuza 90 dakika bağırsakların götünden çıkana kadar bağırmaktır. Yönetimi kopartıyımdan çok bedelsizce sevebilmektir takımı.. Belkide eşine ender rastlanan şeylerdir bunlar.. Umarım bir gün gerçekleşicektir ; yüzlerce milyonluk parfüm yerine , leş gibi meşale dumanı kokan tribün çocukları bilinci gelene kadar..


Yasin KALBAZ

Hiç yorum yok: